Bad-ı sabada sen vardın sokaklarında İstanbul’un,
her seher vakti kaldırdın
uyku mahmuru gözlerim seni aradı
seni aradı ıssız sokaklarında İstanbul’un…
Hem çağırdın hem yoktun
dolaşıp durdum boynu bükük,
boynu bükük sokaklarında İstanbul’un…
Fulya kokunu,
bir çift gözü aradım
gözlerin gibi sokaklarında İstanbul’un…
Sarmaş dolaş aşkları gördüm,
sevdalara kul olmuş sultanların acılarını yaşadım,
Hürrem’din şehri saraylarda
seni düşledim durdum yıldızlı gecelerinde İstanbul’un…
Hem vardın hem yoktun sokaklarında İstanbul’un,
feryatla figan ettim
seni görmeden dolaştığım taşlı sokaklarına İstanbul’un…
Çektim aldım maziyi getirdim
sızladı durdu içim,
her halini hatırlıyorum şimdi,
fethetmişsin hükümdar gönlümü
girmişsin kalbime sessizce,
kölelik başlamış
meğer yıllar önce
taşlı sokaklarında İstanbul’un…
Seninle yaşayamadığım o akşamlardaki gibi
sesini duymak istedim sokaklarında İstanbul’un…
Geceyle sabahın öpüşüp şehvetle kucaklaştığı vuslatında,
tan ağarmasının
o muhteşem anında titredim,
akıttığım iki damla hasret göz yaşıyla
sarhoşu oldum sırlar kapısı İstanbul’un…
Öyle ya Sen, bir sen biliyorsun bir de ben
öyle varsın, öyle varsın ki;
rüya değil hayal değil Sen varsın Sen
o günkü gibi sokaklarında İstanbul’un…
Şimdi çok uzaklardasın
ben burada
martı çığlıklarıyla
isyan ediyorum yalnızlığıma
ağlıyorum işte sensiz İstanbul’a…
29 Mayıs 2015, İstanbul
Orhan Çimen