Sen asla bilmiyorsun!
biliyorum desen de…
hayır hayır!
sana göre değil gönülden sevmek…
bildiğin tek şey, fark edilmek…
pembe bulutlar üstünde,
kara gözlüklerle
nazar etmek…
baharın keyfini çıkarıyor kelebekler;
zannediyorlar onların bütün çiçekler
gökyüzünün mavisi
güneşin parlayan sarılı ışıltısı
senin gibi öyle güzeller…
ne kadar uzun kaldın kozada
kaç yıl geçti sensiz baharlar;
öyle çok beklemiş ki çiçekler,
çıktığında kozadan, beyhudeymiş
meğer, hayalmiş diğer bütün sevgililer…
kelebek kanatlarında,
çırptığın o çılgınca kanat vuruşlarınla, sarsıldım…
içinde yalnız senin olduğun çiçek bahçesinde
o ipeksi dokunuşlarınla yaralandım…
gözlerim takılı kaldı rüyada gibi
mahcup sessizliğine kapıldım…
bir kanat çırpışınla;
şimşekler, yıldırımlar…
aşk denen,
zaman tanımayan
hülyaya taşıdılar…
baharın keyfini çıkarıyor kelebekler;
zannediyorlar onların bütün zamanlar
bittiğinde meltemler,
solduğunda yapraklar,
kalacak yalnızca yaşanan büyülü aşklar…
konmak istiyorsun bütün çiçeklere,
her bir dokunuşunla vadediyorsun bir buse?
rüzgarın değdikçe tene,
yakıyorsun, canlar, kayboluyor ateşine
hayatın benziyor tıpkı kelebeklere…
nedir çaldığın o kadar gönül kapısı
bak dağılmış avcılar
çiçekler arasında… güzel kanatlı,
bahar sevdalısı,
kelebeklere bakıyorlar…
çok değil bir kaç kanat çırpışı…
sonrası…
pişmanlık göz yaşı;
kırılmış hayaller,
ve bitiyor kelebeklerin rüyası…
Orhan ÇİMEN