Sen…

Sen sen dedikçe sen, sen oldun,
İlk gördüğümde sen değildin ki sen…
Ya ben bilmiyordum sen olduğunu,
Sendin de yahut ben seni görmüyordum…

Büyütmüşüm seni ben, senden öte…
Seni kah yıldızlaştırmış, hatta Venüs’e
hayran kalmışım, seni benzettiğim ay yüzüne…
Sen o sen misin? Sensen şimdi o sen nerede?

Ne olurdu… hep sen kalsaydın sen…
Tutunmuştum sana sensin diye,
İçinde seni gördüğüm o gözlere,
Şimdi de bakabilseydim sana sen diye…

Sen sen değilsin artık sen…
İlahi aşkı görmüştüm sendeki sende,
Seni senden başka kimseye
değişemiyordum ki aslısın sen diye…

Hayal değildin aslında sen…
Bir gerçeğiydin hayatımın sen…
Uykusuz gecelerde arkadaşımdın sen,
Rüyalarımın vazgeçilmez perisiydin sen…

Reddi miras diyorum senin tüm hatıralarına
Kabul etmiyor ki hiç bir makam sensizliği
Diz çökerek sevmekse de seni
Geri dönüyorum çaresiz bıraktığım güzel dünyana…

Ezelden varsın sen avuçlarımdaki çizgilerde,
Öyle çizilmişsin ki derince sen diye,
Her açtığımda görüyorum seni içlerinde
Nafile baksam da hiç değişmiyorsun sensin yine o Zühre…

Gülen gözlerin avuçlarımda bak senin,
Üzsen de beni sen, hiç değişmiyorsun ki sen…
Hala vazgeçilmez iradesin sen…
Sana yakut mu yoksa zümrüt mü desem;
Evet, sen, efsanelerin vazgeçilmez efendisisin…
Karanlıkta kalmış ruhumun nurusun sen…

Orhan ÇİMEN

 

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.